18 Şubat 2013 Pazartesi

AŞK İÇİN YAŞAYAN KADIN- 2012-02-27




Dışarıdan rüzgarın uğultulu sesi geliyor. Ağaçların dalga dalga olduğunu, kuşların yuvalarına sığındığını, etrafta başıboş alışveriş poşetlerinin süzüldüğünü yattığım yerden dahi söyleyebilirim. Belki köşelerde bir yerlerde kalmış azgın bir köpek çatılardan düşebilecek kiremitlerin farkında ve usul usul evlerin diplerinden kendisine yol çiziyor.  Sokakta evden işe giden fötr şapkalı adam hem montuna sarılmaya çalışırken bir yandan da şapkası uçmasın diye eliyle şapkasını kolluyor belki. Yada bir anne evinin balkonunda durmuş korkulu gözlerle sokağın köşesindeki okula giden yavrusu için endişeleniyor; kim bilir… Herkes yada her şey ayrı bir heyecan içinde.  Varolan bilinenin içinde aslında düzeni yaşıyorlar. Kendilerine verilmiş olan ve değiştirmek için çabalamadıkları yada hiç farkına varmadıkları bir hayatın ucundan tutmuşlar.
Çok uykum var; yeniden uyumak istiyorum ama kafamda türlü düşünceler kol geziyor. Hayatım perde perde gözlerimin önünde. Bunca insan bunca hayat varken endişesiz gözüken bu kadar sorgulama neden bilmiyorum.  Kendimi ve hayatı sorgulamaktan kendimi alamıyorum.
Kendimi tanımak için ne çok şey yaptım. Yüzlerce insan tanıdım her biri farklı düşünceleri farklı yaşamları olan. Her birisiyle arkadaşlık kurdum, tanıdım ve bazen terk ettim. Kendimi onlardan birisi gibi hissetmedim kimi sefer. Ama bazıları oldu ki benden bir parça oldular. Yokluklarını görmesin gözlerim. Öyle değerliler yani. Türlü türlü yere girip çıktım, çeşit çeşit iş yaptım, bir dolu acayip şeyle uğraştım. Ne için diye sorduğumda kendimi tanımak için kendimi kandırdığım cümlelerimle. Oysaki hep aşk aramışım her farklı yüzde. Kalbimde bir kıpırtı aramışım. Şimdi bu yatakta yeniden uykuya dalmak isterken bu uğultular huzursuz kıpırtılar içinde en iyi bildiğim şey ne kadar çok aşk aramış olduğum.
Gözlerim sevgiyle bakacak iki göz ararken ne kadar çok yol kaydettim hafızama. Siyah mavi yeşil kahverengi ela ne fark ederdi ki? Sevgiyle bakmalıydı, tek önemli şey buydu. Hayatın her zerresinde onu aradım ve hiç bulamadım.
Vücudum dinç, dinlenmiş ve sağlıklı. Oysaki hafızam dermansız, yorgun ve hastalıklı. Yataktan kalkmak istemiyorum. Yatak tek aşkımmış gibi bu sabah. Bu halsiz sevgiler içinde kaldıkça hiçbir şey yapmak istemiyorum hayata dair. Ağacın rüzgarla birlikte camıma vuran dallarının güzelliğini görmek için doğrulup dışarı bakacak mecalim yok. Oysaki dünya aşkın dünyası. Sevmek için var olan bir dünya. Sevgiyi yaşatmak için var olan dostluk için yaşamak, hissetmek, anlamak, anlatmak için… Ne çok severdim eskiden bunları. Bugün ne kadar zor geliyor bir parça emek göstermek. Hep yokuş yukarı bir hayat yaşar gibiyim; zorlu ve ter içinde.  Sırtımda amansız isteklerin pasaklı çuvalını taşıyorum. Ben taşıdıkça sanki daha fazla daha fazla istekler artıyor gibi. Ve ben taşımaya devam ediyorum. Oysaki bu dünya sırt sırta vermek için değil miydi? Arada bir durup dinlenmek yok muydu? Belki o yokuşta bir köşede durup manzaranın güzelliğini görmek gerekmiyor muydu? Güzel görmeyen göz kalbe nasıl güzellikleri hatırlatır nasıl onu kararmaktan alıp saflığın renklerine götürebilirdi?
Aşk arıyorum, aşık olmayı arıyorum. Doyasıya amansızca sevmeyi istiyorum. Ama bunu yapamayacak kadar yorgunum. Düşüncelerim, hayallerim yorgun ve ben hissetmekten uzağım. Oysa ne çok isterdim benimle birlikte atan bir kalbi daha. Buna sahip olmaktan ne kadar uzağım. Sonuçsuz sevgiler olmayacak istekler peşinde koştum. Sadece bir kez kalbim hızlı hızlı atsın diye. İki kalbin haykırışları birleşsin istedim. Ama olmadı… Aşk için yaşadım ve onu bir tek ben bulamadım belki de.  Aşksız kadın oldum kadınlık sıfatına küfreder gibi. Kendi tabularım içinde kayboldum, kendi bencilliğimde boğuldum.  Aşksız kadın oldum. Bütün dünyanın sanki ağız birliği yapmışçasına uğraş verdiği ve birçoklarının şu yada bu şekilde sahip olduğu bu yarışta ben başarısız oldum. Sevmeyi becermek için çırpınırken sevilmek için vücudum haykırırken bir tek ben aşksız kadın oldum. Ve şimdi bu yatak sıcaktan öte yangın yeri benim için.  Sokağa çıkmak için milyonlarca sebep bulabilecekken bu ruhsuz bedeni burada tutmak için sadece bir sebep yetiyor. - Uyumak istiyorum! - Sonsuz bir uykuya yatmak ve ruhumun bedenimi terk edip aşkı bulmasını istiyorum. Artık huzura yaklaşmak aşk yoksa da bu istekten kurtulmak istiyorum. Huzur istiyorum ; sonsuz ve sonuçsuz olsa bile…