Dışarıdan rüzgarın uğultulu sesi geliyor. Ağaçların dalga
dalga olduğunu, kuşların yuvalarına sığındığını, etrafta başıboş alışveriş
poşetlerinin süzüldüğünü yattığım yerden dahi söyleyebilirim. Belki köşelerde
bir yerlerde kalmış azgın bir köpek çatılardan düşebilecek kiremitlerin
farkında ve usul usul evlerin diplerinden kendisine yol çiziyor. Sokakta evden işe giden fötr şapkalı adam hem
montuna sarılmaya çalışırken bir yandan da şapkası uçmasın diye eliyle
şapkasını kolluyor belki. Yada bir anne evinin balkonunda durmuş korkulu
gözlerle sokağın köşesindeki okula giden yavrusu için endişeleniyor; kim bilir…
Herkes yada her şey ayrı bir heyecan içinde.
Varolan bilinenin içinde aslında düzeni yaşıyorlar. Kendilerine verilmiş
olan ve değiştirmek için çabalamadıkları yada hiç farkına varmadıkları bir
hayatın ucundan tutmuşlar.
Çok uykum var; yeniden uyumak istiyorum ama kafamda türlü
düşünceler kol geziyor. Hayatım perde perde gözlerimin önünde. Bunca insan
bunca hayat varken endişesiz gözüken bu kadar sorgulama neden bilmiyorum. Kendimi ve hayatı sorgulamaktan kendimi
alamıyorum.
Kendimi tanımak için ne çok şey yaptım. Yüzlerce insan
tanıdım her biri farklı düşünceleri farklı yaşamları olan. Her birisiyle
arkadaşlık kurdum, tanıdım ve bazen terk ettim. Kendimi onlardan birisi gibi
hissetmedim kimi sefer. Ama bazıları oldu ki benden bir parça oldular.
Yokluklarını görmesin gözlerim. Öyle değerliler yani. Türlü türlü yere girip
çıktım, çeşit çeşit iş yaptım, bir dolu acayip şeyle uğraştım. Ne için diye
sorduğumda kendimi tanımak için kendimi kandırdığım cümlelerimle. Oysaki hep
aşk aramışım her farklı yüzde. Kalbimde bir kıpırtı aramışım. Şimdi bu yatakta
yeniden uykuya dalmak isterken bu uğultular huzursuz kıpırtılar içinde en iyi
bildiğim şey ne kadar çok aşk aramış olduğum.
Gözlerim sevgiyle bakacak iki göz ararken ne kadar çok yol
kaydettim hafızama. Siyah mavi yeşil kahverengi ela ne fark ederdi ki? Sevgiyle
bakmalıydı, tek önemli şey buydu. Hayatın her zerresinde onu aradım ve hiç
bulamadım.
Vücudum dinç, dinlenmiş ve sağlıklı. Oysaki hafızam
dermansız, yorgun ve hastalıklı. Yataktan kalkmak istemiyorum. Yatak tek
aşkımmış gibi bu sabah. Bu halsiz sevgiler içinde kaldıkça hiçbir şey yapmak
istemiyorum hayata dair. Ağacın rüzgarla birlikte camıma vuran dallarının
güzelliğini görmek için doğrulup dışarı bakacak mecalim yok. Oysaki dünya aşkın
dünyası. Sevmek için var olan bir dünya. Sevgiyi yaşatmak için var olan dostluk
için yaşamak, hissetmek, anlamak, anlatmak için… Ne çok severdim eskiden
bunları. Bugün ne kadar zor geliyor bir parça emek göstermek. Hep yokuş yukarı
bir hayat yaşar gibiyim; zorlu ve ter içinde.
Sırtımda amansız isteklerin pasaklı çuvalını taşıyorum. Ben taşıdıkça
sanki daha fazla daha fazla istekler artıyor gibi. Ve ben taşımaya devam
ediyorum. Oysaki bu dünya sırt sırta vermek için değil miydi? Arada bir durup
dinlenmek yok muydu? Belki o yokuşta bir köşede durup manzaranın güzelliğini
görmek gerekmiyor muydu? Güzel görmeyen göz kalbe nasıl güzellikleri hatırlatır
nasıl onu kararmaktan alıp saflığın renklerine götürebilirdi?
Aşk arıyorum, aşık olmayı arıyorum. Doyasıya amansızca
sevmeyi istiyorum. Ama bunu yapamayacak kadar yorgunum. Düşüncelerim,
hayallerim yorgun ve ben hissetmekten uzağım. Oysa ne çok isterdim benimle
birlikte atan bir kalbi daha. Buna sahip olmaktan ne kadar uzağım. Sonuçsuz sevgiler
olmayacak istekler peşinde koştum. Sadece bir kez kalbim hızlı hızlı atsın
diye. İki kalbin haykırışları birleşsin istedim. Ama olmadı… Aşk için yaşadım
ve onu bir tek ben bulamadım belki de.
Aşksız kadın oldum kadınlık sıfatına küfreder gibi. Kendi tabularım
içinde kayboldum, kendi bencilliğimde boğuldum.
Aşksız kadın oldum. Bütün dünyanın sanki ağız birliği yapmışçasına uğraş
verdiği ve birçoklarının şu yada bu şekilde sahip olduğu bu yarışta ben
başarısız oldum. Sevmeyi becermek için çırpınırken sevilmek için vücudum
haykırırken bir tek ben aşksız kadın oldum. Ve şimdi bu yatak sıcaktan öte
yangın yeri benim için. Sokağa çıkmak
için milyonlarca sebep bulabilecekken bu ruhsuz bedeni burada tutmak için
sadece bir sebep yetiyor. - Uyumak istiyorum! - Sonsuz bir uykuya yatmak ve
ruhumun bedenimi terk edip aşkı bulmasını istiyorum. Artık huzura yaklaşmak aşk
yoksa da bu istekten kurtulmak istiyorum. Huzur istiyorum ; sonsuz ve sonuçsuz
olsa bile…